26 Mart 2012

TANPINAR'IN HUZUR ADLI ROMANINDAN TADIMLIK CÜMLELER

Bazen facebook'a yazacak özlü söz bulamazsın ya, işte o zaman belki bu satırlar imdadınıza yetişir. şaka canııım! Aşağıda Türkçenin en sağlam romanlarından biri olan Tanpınar eseri olan Huzur'dan cümleler bulacaksınız. bu cümleleri sosyal medyaya malzeme ederseniz, iki elim yakanızdadır( sadece okuyup feyz alasınız diye not tuttum bunları. kenardaki sayfa sayıları romanın Dergah Yayınlarından çıkan 2009 baskısındaki sayfa sayılarıdır):

‘Düşünmek için durmak lazımdır.’sf.5

‘Fakat bizim memlekette aranan kaybolur. Şark oturup beklemenin yeridir.’sf.10

‘Değişmeyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.’ Sf .21

‘Her ninnide milyonlarca çocuk başı ve rüyası vardır!’sf 21

‘İşlerimiz iyi gitmiyor diye tanrılara kızmayalım.’sf43

‘Vatan ve millet, vatan ve millet oldukları için sevilir; bir din, din olarak münakaşa edilir, ret veya kabul edilir, yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıklar için değil.’sf44

‘Bu polis romanları hulasalarının bu Jules Verne’lerin, Binbir Gece’lerin, Tutiname’lerin, Hayatülhayvan’ların ve Kenzülhavas’ların yerini alabilmesi için bütün bir cemaat yüz sene bunalmış, didinmiş, doğum sancıları çekmişti.’sf47

‘kendi sıkıntılarının hikayesiyle başkasını teselli etmek...’sf53

‘Bir medeniyetin hayat felsefesi...Her cins hadise bir başka türlüsünü davet eder. Demek ki sade ıstıraplarımız, üzüntülerimiz değil, tesellileri, mukavemet çareleri de miraslarımız arasında...’sf53

‘Küçük dükkanların hemen her tarafına bir yığın insan elbisesi, hazır hayat şekilleri, müstakil, dört tarafı kilitli talihler gibi asılıydı. Bir tanemizi al ve giyin ve öbür kapıdan başka bir insan olarak çık’sf57

‘Darlık, ıstırap, sandığınız gibi az bulunur şeyler değildir; hele sizler hayatınızdan bir kere soyunun; biz size ümitsizliğin her çeşidini bulmaya hazırız!’sf 57

‘...ölümün mü, hayatın mı çocuğuyuz? Bu saati hangisi kuruyor, mevsimlerin eli mi, mutlak karanlığın parmağı mı?’67

‘Ne ölüm var, ne de hayat var. Biz varız. İkisi de bizde. Onlar, ötekiler sadece zaman aynasından geçen küçük, büyük arızalardı.’67

‘...süreyi toprağa düşen gölgemizle ölçtüğümüz için, ölüm ve hayatı birbirinden ayırıyor ve kendi yarattığımız bu iki kutbun arasında düşüncemiz bir saat rakkası gibi gidip geliyordu. İnsanoğlu, zamanın bu mahpusu, onun dışına fırlamağa çalışan bir biçare idi.’68

‘...hayatın efendisi olmak istiyordu. Onun için ölümün sofrası oluyordu.’69

‘...her türlü arızanın, başta kendisi olmak arzusunun kurbanı olacaktı.’69

‘...Dede gibi bir adamı yetiştirmişsin, Seyid Nuh, Ebubekir Ağa, Hafız Post gibi adamlar gelmiş, muazzam eserler vermişler. Benliğimizin bir tarafı yapılmış. Sen farkında değilsin; ruh açlığı içindesin. Felaket şurada; bugünkü nesil ortadan çekildi mi; çoğu ezbere olan bu eserler kaybolacak. Mesela tek başına Munir Nurettin’in bildikleriini düşünün’ 79

‘Biz düşüncelerimizi çok defa omuzlarımızda taşırız. Onun için onları kımıldatmamız bu düşüncenin ağırlığı nispetinde güç olur.’82-83

‘Bu inkarla ne kazanacağımız zannediyorsun? Benliğimizi, benliğimizi kaybetmekten başka.’91

‘...bu yeni masalı yaratacak olan bizim maziyi inkarımız veya bu işteki yaratma irademiz değildir. Olsa olsa yeni bir hayatın hızıdır.’91

‘Fakat fikre, sanata hiç karışmayacağız! Onları hür bırakacağız. Çünkü, onlar hürriyet, mutlak hürriyet isterler. Masal bir anda, biz istiyoruz diye teşekkül etmez. O hayatın içinden fışkırır. Hele mazi ile bağlarımızı kesmek, garba kendimizi kapatmak! Asla! Ne zannediyorsunuz bizi! Biz şarkın en klasik zevkli milletiyiz. Her şey bizden bir devam istiyor.’92

‘Harbin, ihtilalin korkunç tarafı, asırlarca gayretle, terbiye ile, kültürle yendik sandığımız bu kaba kudreti birdenbire başıboş bırakmasıdır.’93

‘...-çünkü her erkek biraz çocuktur ve iradeye muhtaçtır.’97

‘Bizim memlekette en rahat yapılan iş de budur, konuşmak.’106

‘İnsanoğlu tam sevinemez, bu onun için imkansızdır. Düşünce vardır, küçük hesaplar vardır ve korku vardır. Bilhassa korku vardır. İnsanoğlu korkan mahluktur.’135

‘Bulunduğun yer cennetimizdir.’150

‘Tevfik Bey büyük bir hüsnüniyetle işe başlayıp küçük zevk düşkünlüğünde çehresini tamamlayan Tanzimattı. Onun rahatlığı, kayıtsızlığı, çalınmış neşesiyle yaşıyordu. Yaşar bey daha ziyade İkinci Meşrutiyetti, onun huzursuzlukları ile doluydu. Garip idealizmleri, küçük aşağılık duyguları ve onların yerini bir dalganın yerinini bir başkasının alışı gibi dolduran silkinişleri, hulasa en coşkun heyecanla hiç kımıldanmaya imkan bırakmayacak bir yeis arasında gidiş gelişleri vardır.’156

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder